• 5
  • Haziran
Foto
Autor

Otizmin Tedavisinde Suraminin Etkisi Hakkında Değerlendirme

Afrika uyku hastalığını tedavi etmek için 1916da geliştirilen ve yaklaşık 100 yıldır kullanılan Suramin isimli ilacın Otizm semptomlarını ölçülebilir düzeyde iyileştirdiği gösterildi. UC San Diego Tıp Fakültesinde yapılan klinik araştırmada, tek bir intravenöz suramin dozunun otistik spektrum bozukluğu olan çocuklarda iyileşme sağladığı saptandı.
Bilim adamları Otizmin tedavisinde Suramin kullanımının etkili olabileceğine dair 2014 de fare deneylerinin sonucunu paylaşmışlar ve ardından 2015 de insan deneylerine başlanacağı yönünde haberler  gelmişti.
Oldukça küçük bir grup ile gerçekleştirilmiş olsa da insan deneylerinin sonucu oldukça çarpıcı görünmekte. Ancak ciddi yan etkileri de olabileceğinden Suramin´in ilerleyen süreçte ne gibi bir etki yapacağı konusunda daha ciddi araştırmalar yapılması gerektiğini düşünmekteyim.

Otizmin biyomedikal tedavisinde özellikle vurgulanan hücre enerjisine yönelik problemlerin bertaraf edilmesinde işe yarayacağa benzeyen Suramin, 10 otizmli çocuğun 5´ine uygulanmış ve diğer 5 çocuğa plasebo (yalancı) ilaç verilmiştir. Sonuçlar çift kör çalışma ve Otizm spektrumu için kullanılan bilimsel değerlendirme testleri (ABC, ATEC ve CGI ) ile de ölçülmüştür. Tek doz suramin uygulaması ile önemli sayılabilecek bir gelişmeyi kısa sürede gözlemiş olmak geleceğe dair ümit vermektedir
Araştırmacılar, sosyal iletişim ve oyun, konuşma ve dil, sakinlik ve odaklanma, tekrarlayan davranışlar ve başa çıkma becerilerinde olumlu gelişme olduğunu belirtti. Katılımcı aileler de suramin alan çocukların tedaviden belirgin şekilde fayda gördüklerini bildirdiler.
Otizmin metabolik işlev bozukluğu ya da hücreler arasındaki iletişimi bozduğuna inandıklarını söyleyen Prof. Dr. Naviaux, şu bilgileri verdi: ”Spesifik olarak, bu işlev bozukluğuna yaralanma veya strese karşı doğal ve evrensel bir hücresel reaksiyon olan hücre tehlike tepkisinin (CDR) anormal kalıcılığı neden olur. CDRnin amacı, hücrenin korunmasına ve iyileşme sürecini atlamasına yardımcı olmaktır.
Hücrenin zarlarını sertleştirmesine, komşularla etkileşime son vermesine ve tehlikenin geçene kadar kendi içinde çekilmesine neden olur. Fakat bazen CDR sıkışmış oluyor. Bu doğal şifa döngüsünün tamamlanmasını engeller ve hücrenin dünyaya cevap verme biçimini kalıcı olarak değiştirebilir. Bu gerçekleştiğinde, hücreler, yaralanma ya da tehdidin orijinal nedeni geçmesine rağmen, hala yakın tehlike altında gibi davranıyor.
Moleküler düzeyde, hücresel homeostaz veya denge değişerek kronik hastalığa yol açan anormal bir hücresel tepki yaratır. Erken çocuk gelişiminde bu gerçekleştiğinde, otizm ve birçok başka çocukluk dönemi rahatsızlığına neden olur. Suramin, mitokondriyumdan üretilen ve hücreden bir tehlike sinyali olarak salınan bir nükleotid veya küçük molekül olan adenosin trifosfatın (ATP) sinyal verme işlevini inhibe ederek çalışır. CDR etkinleştirildiğinde, hücre dışı ATPnin etkisi asla durmayan bir uyarı sirenine benzer. Suramin, ana purinergik reseptörlere ATP ve benzer moleküllerin bağlanmasını engeller
DİKKAT UYARI! Suramin, otizmin tedavisinde henüz onaylanmış bir uygulama değildir!
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgiyi maddeler halinde belirtmek isterim
  • Otizmde düşük doz suraminlerin güvenli bir şekilde nasıl kullanılacağını öğrenmek ve şu an tahmin edilemeyen diğer ilaç etkileşimlerini ve nadir yan etkileri belirlemek için birkaç yılda birkaç bölgede dikkatli klinik araştırmalara ihtiyaç duyulacaktır. 
  • Düşük doz uygulamada bazı olgularda ciltte geçici kızarıklık dışında bir yan etki gözlenmemiştir. 
  • Suramin kan-beyin bariyerini geçememektedir. 
  • Beyin sapına kadar ulaşabilmekte beyin ve beyinciğe ise ulaşamamaktadır. Ancak beyinde 8 adet “circumventricular organ” mevcuttur ve bunlardan bir tanesi olan ancak suraminin ulaşabildiği beyin sapında yer alan “area postrema” kanın kimyasını izler ve gelen bilgileri nöroendokrin, duygusal, bilişsel ve davranışsal bütünleşme için beyindeki yüksek merkezlere ulaşabilecek sinyallere dönüştürür. Yani etkisini bu şekilde dolaylı yoldan göstermektedir. 
  • Çalışma tüm otizmli çocuklarda ortak sorun olduğu düşünülen “cell danger response” (hücre tehlike yanıtı) hipotezi üzerine kurulmuştur. 
  • Çalışmaya barsak sorunu olmayan, herhangi bir diyet uygulamayan, epilepsi hikayesi olmayan, gününde doğmuş çocuklar dahil edilmiş. 
  • Doğum sırasında ortalama yaş annelerde 35, babalarda 37. 
  • Çalışmada ağır metal atılımı da dahil 63 metabolik yolak izlenmiştir, bu yönüyle bilimsel açıdan büyük değer taşımaktadır. 
  • Suramin ile bu yolakların %75 inde olumlu değişimler gözlenmiştir. 
  • En fazla değişim ise purin metabolizmasında gerçekleşmiştir. (enerji metabolizması) 
  • Kanda kortisol, hemoglobin, WBC, trombosit, ALT, AST, kreatinin değerlerinde farklılık oluşmamış. 
  • Metabolik tedirginlik hali; işlev bozukluğunda, yaralanma veya strese karşı doğal ve evrensel bir hücresel reaksiyon olan hücre tehlike yanıtının (CDR) anormal biçimde kalıcılığına neden olur. Oysa normalde CDRnin amacı, hücrenin korunmasına ve iyileşme sürecini atlamasına yardımcı olmaktır. 
  • Hücrenin zarlarını sertleştirmesine, komşularla etkileşime son vermesine ve tehlike geçene kadar kendi içine kapanmasına neden olur. Fakat bazen CDR sıkışmış oluyor. Bu sıkışma doğal şifa döngüsünün tamamlanmasını engeller ve hücrenin dünyaya cevap verme biçimini kalıcı olarak değiştirebilir. Bu gerçekleştiğinde, hücreler, yaralanma ya da tehdidin orijinal nedeninin geçmesine rağmen, hala sanki yakın tehlike altındaymış gibi davranır. 
  • Moleküler düzeyde bu durum hücresel homeostaz veya denge değişerek kronik hastalığa yol açan anormal bir hücresel tepki yaratır. 
  • Erken çocuk gelişiminde böyle bir reaksiyon gerçekleştiğinde, otizm ve birçok başka çocukluk dönemi rahatsızlığına neden olabilir. 
  • Suramin, mitokondriumdan üretilen ve hücreden bir tehlike sinyali olarak salınan bir nükleotid veya küçük molekül olan adenosin trifosfatın (ATP) sinyal verme işlevini inhibe ederek (kısıtlayarak) çalışır. CDR etkinleştirildiğinde, hücre dışı ATPnin etkisi asla durmayan bir uyarı sirenine benzer. 
  • Böyle bir durumda Suramin uygulanması, ana purinerjik reseptörlere ATP ve benzer moleküllerin bağlanmasını engelleyerek hatalı işleme son verebilir. 
  • Yani Suramin kullanımı bir “Antipurinergic therapy” yöntemidir. Pürinerjik reseptörler Proliferasyon, nöral stem cell migrasyonu, vasküler reaktivite, apopitoz ile sitokin sekresyonunu yönetirler diabet, sinir beyin tahribatı, (Beyin ödemi) sitotoksik ödem, mikrogilial problemlerle ilişkilidir ve antiprünerjik terapi de bu sorunların çözümüne yöneliktir. 
  • Bu yönüyle otizmin biyomedikal tedavisinde özellikle vurgulanan hücre enerjisine yönelik problemlerin bertaraf edilmesinde düşük doz suramin kullanımı işe yarayacağa benziyor. 
  • Ancak birçok intravenöz ilaç gibi, eğitimsiz personel tarafından hatalı doz ve programda, ilaç seviyelerinin dikkatli bir şekilde ölçülmeden ve toksisite için izleme yapılmaksızın yanlış uygulandığında, suramin zarar verebilir. 
  • Yetkisiz kullanımına kesinlikle izin verilmemelidir. 
  • Suramin, henüz otizmin tedavisi için onaylanmamıştır. 
Dr Necip Cem Kınacı
Kaynak: Low-dose suramin in autism spectrum disorder: a small, phase I/II, randomized clinical trial. Robert K. Naviaux, Brooke Curtis, Kefeng Li, Jane C. Naviaux, A. Taylor Bright, Feng He, Alan Lincoln, Jeanne Townsend. Annals of Clinical and Translational Neurology. May 2017. DOI: 10.1002/acn3.424.
Makalenin tam metnine aşağıdaki linkten ulaşılabilmektedir:
http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1002/acn3.424/abstract%3bjsessionid